10 Ağustos 2008 Pazar

Eski Dostum

Hemen kalkacak gibi fiyakalı dursan da
Ebedi bir uykuya dalmışsın eski dostum
Yastıkları koltuğa destek edip kalksan da
Artık güçsüz kalmışsın eski dostum

Bir zamanlar başını dik tutardın at gibi
Gökdelen binalarda 30. kat gibi
Durmadan çalışırdın rakkaslı saat gibi
Şimdi üç’ün biri kalmışsın eski dostum

Sağlığında, Ben, Senin aklına uyardım
Kendim üşüsem bile sıcak yere koyardım
Dantelli külotları senin için soyardım
Üzgünüm, son düdüğü çalmışsın eski dostum
Süt gibi bacakları kaldırırken havaya
Şimdi takat kalmamış zıplayıp oynamaya
Haline her bakışta başlarım kahkahaya
Gözünden malum yaşlar gelmiyor eski dostum

Açtığın bacakların sayısını unuttum
Kısmetsiz günlerinde ellerimle okşayarak avuttum
Bazen keltoş başını okşayarak uyuttum
Tedavülde kalmayan pulmuşsun eski dostum

Zevkini sen yaşadın işlenen günahların
Senin yerine hesap verecek benim yarın
Hiç cacığı olur mu pörsümüş bir hıyarın
Böyle sakin durmaktan gayen ne eski dostum

Kim demiş eski dostlar düşman olmazmış diye
Doğruysa. senin beni mahçup edişin niye
Yemek olsaydı yedirirdim kediye
Ben sana şimdi niye hammalım eski dostum.

0 yorum: